Post Top Ad

Your Ad Spot

7 Mayıs 2013 Salı

Sultanahmet'e Gidiyoruz, Topkapı Sarayı , Ayasofya Müzesi , Yerebatan Sarnıcı , Gülhane Parkı

İstanbul; Haliciyle ,Boğazıyla ,Kız kulesiyle ,Yedi tepesiyle medeniyetlerin paylaşamadığı uğranda sayısız savaşın yapıldığı  o güzel şehir.Dünyanın incisi.Karış karış tarih kokan  İstanbul'un güzelliklerini görmek için çıkacağınız bir gezinti ile  , yakın bir arkadasınız , akrabanız veya  sevgilinize unutamayacağı hatıralar bırakmak istiyorsanız mutlaka bizi takip etmelisiniz. 

İstanbulu gezmek gezdirmek ve sayısız güzel fotolar çekmek için bir çoğumuz birçok yere mutlaka gitmişizdir.  Ancak  İstanbul  gezilerinde yaptığınız  en büyük hata    yanı basınızdaki başka güzellikleri görmeden o gezdiğiniz bölgeden ayrılmanızdır.  , bu sebeple istanbulu bölgesel olarak anlatmak istedim , eğer bloğumda anlattığım bölgeye gitmeye karar verdiyseniz  görmeniz gereken tüm yerlerin farkına varacaksınız , gerisi artık sizin seçiminiz... Şimdi Sultan Ahmet Bölgesine Gidiyoruz

Gezilecek Yer Giriş Ücreti  Ücret
Sultan Ahmet Cami Hergün Ucretsiz
Gulhane Parkı Hergün Ucretsiz
Yerebatan Sarnıcı Hergün 09:00 / 18:30 TC 5TL / Yabancı 10TL
Topkapı Sarayı Salı gunu Hariç Hergun 09:00 / 19:00  Giriş 10TL / Harem 10TL
Ayasofya Muzesi Pazartesi Hariç Hergun 09:00 / 19:00  Giriş 20 TL



Gezilecek Yerlerin Haritadaki Konumu


 
SULTAN AHMET 


Sultanahmet. İstanbul'un kalbi. İstanbul'un tüm mücevherlerinin toplandığı alan. Yani İstanbul bir kadınsa Sultanahmet çevresi ile birlikte bu kadının boynu. Ve üzerinde ışıl ışıl parlayan mücevherler buradaki tarihi eserler. Tarihi yarımadanın kalbi Sultanahmet Meydanı'nda atıyor. İstanbul'un en eski, en gösterişli ve en ihtişamlı eserlerinin pek çoğu burada bulunuyor. Meydanın başlangıcında Sultanahmet Camii diğer tarafında Ayasofya. Ve biraz ötede yüzyıllarca Osmanlı İmparatorluğuna ev sahipliği yapmış muhteşem saray, Topkapı Sarayı.Ve daha pek çok önemli eser. İstanbul gezisi yapılacaksa ilk buradan başlamak gerek. İstanbul'un tarihini öğretirken ilk bu adreslere gelmek gerek. İstanbul'un kalbini yani Tarihi Yarımada'yı bu sayfada keşfe çıkabilirsiniz



ihtişamlı eserlerinin pek çoğu burada bulunuyor. Meydanın başlangıcında Sultanahmet Camii diğer tarafında Ayasofya. Ve biraz ötede yüzyıllarca Osmanlı İmparatorluğuna ev sahipliği yapmış muhteşem saray, Topkapı Sarayı.Ve daha pek çok önemli eser. İstanbul gezisi yapılacaksa ilk buradan başlamak gerek. İstanbul'un tarihini öğretirken ilk bu adreslere gelmek gerek. İstanbul'un kalbini yani Tarihi Yarımada'yı bu sayfada keşfe çıkabilirsiniz


Buraya kadar gelipde sakın Sultan Ahmet Camisinin kapısından geriye dönmeyin , içeride sizi bekleyen güzelliklere doyamayacaksınız


Ramazan döneminden 


AYASOFYA MÜZESİ



En çok ziyaret edilen müzeler arasında yer alan Ayasofya; sanat ve mimarlık tarihi bakımından dünyanın en önde gelen anıtlardan biri olup, dünyanın 8. harikası olarak gösterilmektedir. Bu yapı daha 6.yy'da Doğu Romalı Philon tarafından da, dünyanın 8.incisi harikası olarak nitelendirilmiştir.

Bugünkü Ayasofya aynı yerde fakat öncekilerinden farklı bir mimari anlayışla yapılmış olan üçüncü yapıdır. Bu yapı, İmparator Justinianos tarafından (527-565) dönemin iki önemli Mimarı olan Tralles'li (Aydın) Anthemios ile Miletos'lu (Balat) İsidoros'a yaptırılmıştır. Yapım çalışmaları sırasında iki baş mimar ile birlikte 100 mimar ve her mimarın emrinde 100 işçi çalıştığı kaynaklarda geçmektedir. Yapımına 23 Şubat 532'de başlanmış, 5 yıl 10 ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak büyük bir törenle, 27 Aralık 537' de ibadete açılmıştır.

916 yıl kilise olan yapı, 1453 Yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul'un fethiyle camiye çevrilerek, 482 yıl cami olarak kullanılmıştır. Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu'nun Kararı ile ise 1935 yılında Ayasofya müze olarak kapılarını ziyarete açmıştır.

Ayasofya İç Mekan
Ayasofya Müzesi Pazartesi günleri hariç her gün ziyarete açıktır. Kış tarifesine göre, müzeye son giriş 16.00 olmak üzere 09.00-17.00 saatleri arasında; yaz tarifesine göre ise, müzeye son giriş 18.00 olmak üzere 09.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir. Müze Kartları müze kart gişesinden temin edilebilmektedir.



                          TOPKAPI SARAYI





Dünyada günümüze gelebilmiş sarayların en eskisi ve genişi Topkapı Sarayıdır. Atatürk’ün emri ile 1924 yılından beri müze olarak kullanılmaktadır. Konumu Halic’i, Boğaziçi’ni ve Marmara denizi gören, çok güzel manzaralı, İstanbul’un ilk kuruluş yeri olan bilinen akropol tepesidir. Tarihi İstanbul üçgen yarımadasının en uç noktasında, 5 km.yi bulan surlarla çevrili, 700.000 m2 özel araziye sahip bir komplekstir. İstanbul’un fethini 1453’te gerçekleştiren genç Fatih Sultan Mehmet, İmparatorluk tahtını bu şehre taşımıştı. Kurduğu ilk saray şehrin ortasında bulunmaktaydı. 1470’lerde yaptırdığı ikinci saraya, önceleri yeni saray, yakın tarihlerden beri de Topkapı Sarayı denilmektedir. Burası, tarihte bilinen diğer Türk sarayları gibi, klasik bir Türk sarayıdır. Değişik fonksiyonları olan, ağaçlarla gölgelendirilmiş, birbirini takip eden ve abidevi kapılarla ayrılmış avlulardan oluşmuştur.





Bir rivayete göre: 1699 yılında İstanbul'da Eğrikapı çöplüğünde dolaşan baldırı çıplak takımından bir kaşıkçının bulması nedeniyle elmasın adının buradan geldiği yönündedir. Kaşıkçı, bu taşı bir kuyumcuya 10 akçaya satar. Kuyumcu taşı arkadaşlarından birine gösterir; kıymetli bir elmas olduğu anlaşılınca sus payı ister. Aralarında kavga çıkar. Mesele Kuyumcubaşıya akseder. Kuyumcubaşı kavgacıların eline birer kese akçe vererek taşı alır. Fakat bu sefer de olayı sadrazam Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa duyar, taşı kendisi için satın almaya hazırlanırken, mesele Padişaha akseder. IV. Mehmet (Avcı Mehmet) bir Hattı Hümayun ile elması Sarayı Hümayuna getirtir ve Saray elmastraşına verilir. Eğrikapı çöplüğünde bulunan taş işlenince meydana 86 karatlık nadide bir elmas çıkar. Kuyumcubaşıya Kapıcıbaşılık rütbesiyle bir kese bahşiş ihsan olunur



YEREBATAN SARNICI



Tarihî Yarımada'nın ortasında bulunan Yerebatan Sarnıcı, M.S 542 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından Büyük Saray'ın su ihtiyacını karşılamak üzere yaptırılmıştır. Suyun içinden yükselen mermer sütunların arasındaki ihtişamından dolayı halk tarafından Yerebatan Sarayı olarak da anılmaktadır. Yabancı kaynaklarda geçen Basilika (Basilica) isminin ise sarnıcın yakınında bulunan Ilius Basilikası'ndan geldiği rivayet edilir.





Sarnıcın kuzeybatı köşesindeki iki sütunun altında kaide olarak kullanılan iki Medusa başı Roma Çağı heykeltraşlık sanatının şaheser örneklerinden biridir. Medusa'yla ilgili mitolojiye dayandırılan birçok efsane bu sarnıcı daha da gizemli kılar. Bir söylenceye göre Medusa yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgonadan biridir.





Bu üç kız kardeşten yalnızca yılanbaşlı Medusa olumludur ve kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir. O dönemde büyük yapıları ve özel yerleri kötülüklerden korumak amacıyla Gorgona kafalarının resim ve heykellerinin konulduğu, Medusa'nın da bu düşünceyle buraya yerleştirildiği zannedilmektedir. 



Bir başka rivayete göre Medusa siyah gözleri, uzun saçları ve güzel vücudu ile övünen bir kızdı. Uzun zamandan beri Zeus'un oğlu Perseus'u sevmektedir. Bu arada Athene de Perseus'u sevmekte ve Medusa'yı kıskanmaktadır. Bunun için Athene, Medusa'nın saçlarını korkunç yılanlar biçimine sokar. Artık Medusa kime baksa, baktığı kimse taş kesilir. Daha sonra onu bu biçimde gören Perseus heyecanla Medusa'nın büyülendiğini düşünerek başını keser, başını eline alıp düşmanlarını taşa çevirerek birçok savaşlar kazanır. Bu vakıadan sonra Medusa'nın eski Bizans'ta kılıç kabzalarına ve sütun kaidelerine ters ve yan olarak işlendiği söylenmektedir.


GULHANE PARKI



Çoçukluğu İstanbul’da  geçmiş bir çok insan için Gülhane parkının apayrı bir önemi vardır. Eskiden parkın içinde bulunan hayvanat bahçesi bakımsızda olsa vahşi hayvanar ile ilk kez karşılaştığımız bir mekandı.Zamanla daha da bakımsızlaşan hayvanat bahçesi ve maymunlara yemiş atmamayı öğrenemeyen güzide halkımız sayesinde İstanbul’un tek hayvanat bahçesini de kaybetmemiz gerçekten çok acı verici bir durum.

Gülhane Parkı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Topkapı Sarayı’nın dış bahçesiydi ve içinde bir koru ve gül bahçelerini barındırırdı. İstanbul şehremini operatör Cemil Paşa (Topuzlu) zamanında düzenlenerek 1912 yılında park haline getirildi ve halka açıldı. Toplam alanı 163 dönüm kadardır. Parkın girişinde sağ tarafta İstanbul şehremini ve belediye başkanlarının büstleri vardır.
Ayrıca, Sarayburnu kısmında Atatürk’ün Cumhuriyetten sonra dikilen ilk heykeli (3 Ekim 1926) bulunur Heykel, Avusturalyalı mimar Kripel tarafından yapılmıştır. Parkın ortasından iki yanı ağaçı yol geçer. Bu yolun sağında ve solunda dinlenme yerleri, çocuk bahçesi bulunmaktadır. Boğaza doğru kıvrılarak inen yokuşun sağında ise Romalılardan  kalma Gotlar Sütunu  vardır. Parkın Sarayburnu kısmı eskiden Sirkeci demiryolu  hattı üstünden bir köprüyle ana parka bağlıydı. Bu kısım sonradan sahilyolu (1958) ile parktan ayrıldı. Atatürk, halka latin harflerini halka ilk defa bu parkta 1 Eylül 1928 tarihinde gösterdi. Atatürk’ün naaşı Ankara’ya gönderilirken, İstanbul’daki son tören Gülhane Parkı’nın Sarayburnu bölümünde 19 Kasım 1938 tarihinde yapıldı. Tabut, top arabasından 12 general tarafından alınarak Yavuz zırhlısına götürülmek üzere rıhtımdaki bir dubaya yanaşan Zafer destroyerine konuldu.




Sultan Ahmet Meydanına” Nasıl Gidilir ?

Asagıda belirttigim baglantiyi kullanarak , bulundugunuz yerden Sultan Ahmet'e gidiş yolunu gorebilirsiniz



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Post Top Ad

Your Ad Spot